Friday 31 January 2014

Esbjörn Svensson Trio, Viaticum, 2005 (Türkçe)


Bu benim ilk E.S.T. albümüm. Evet doğru; E.S.T.'yi Viaticum albümünden beri dinliyorum. Bu aynı zamanda ilk ACT albümlerimden biri. Bu gerçeğin arkasında sebep olarak yaşım durmakta.
Viaticum albümü önceki albüm Seven Days of Falling'e göre ilginçlik ve sıradışılık konusunda grubun bir adım daha ileride olduğu bir çalışma. Viaticum, ölmekte olan bir insanın son yemeği manasına geliyor. Bana göre, E.S.T.'nin en etkileyici ve çekici parçaları bu albümde. Bunu, albümün tüm dünyada 100000'e varan satışlarını da hesaba katarak söylüyorum ki caz türü için böyle bir satış inanılmaz. Bestelenmiş bölümlerdeki başarıların yanında grubun doğaçlama gücü de bu albümde yakından incelenmesi gereken türden. Özellikle bu albümün turnelerinin tüm dünyada oldukça ilgi çektiğini de hatırlatalım. Daha önce E.S.T. için yazmış olduğum yazımda da belirttiğim gibi Türkiye konserleri, katılabilenlerden öğrendiğimiz kadarıyla bir harikaymış. Kendi açıklamalarına göre albümün kayıtlarına rast gelen dünya çapındaki politik belirsizlikler bestelerine oldukça yansımış. Tide of Trepidation parçası Stockholm'deki Tsunami yardım konserinde çalınmış. Albümün kayıtları ve miksajı Janne Hansson tarafından Stockholm'deki Atlantis Stüdyolarında 2004 yılında yapılmış. Mastering CRP kayıtta Claes Persson tarafından gerçekleştirilmiş. Ses kalitesi açısından değerlendirdiğimizde, bence EST'nin o zamana kadar yapılmış en iyi kaydı Viaticum'dur. Albüm 2005 yılında ACT'den çıkmış. Bu albümün aynı zamanda SACD masteringini de bulabilirsiniz. Şarkı listesi ve yorumlarım şöyle: 
  1. Tide of Trepidation (Svensson / Berglund / Öström)
  2. 88 Days in My Veins (Svensson / Berglund / Öström)
  3. The Well Wisher (Svensson / Berglund / Öström)
  4. The Unstable Table & The Infamous Fable (Svensson / Berglund / Öström)
  5. Viaticum (Svensson / Berglund / Öström)
  6. In the Tail of Her Eye (Svensson / Berglund / Öström)
  7. Letter from Leviathan (Svensson / Berglund / Öström)
  8. A Picture of Doris Travelling with Boris (Svensson / Berglund / Öström)
  9. What Though The Way May Be Long (Svensson / Berglund / Öström)
  1. Tide of Trepidation: Harika bir albüm başlangıcı karşılar bizi. Melankolik bir piyano tonu, derin davul vuruşları ve arkada çok iyi tanımlı, sağlam ve zaman zaman melodik bir bas ile desteklenir. İlk iki dakikadan sonra Dan Berglund'un yaylı, melankolik ve elektronik distorsiyon efektli bası parçanın farklı yerlerinde bizi yakalar. Magnus Öström bütün bunların üstüne tansiyonu biraz yukarı çeker. Davulcumuzun bütün performans boyunca devam eden derin vuruşlarına kulak verin. Sanırım Magnus da zaman zaman elektronik kullanıp davul setinden ilginç çıktılar sağlar. Aralarda Esbjörn'ün mırıldanmaları kulağımıza gelir ve ben mırıldayan piyanistleri çok severim.
  2. 88 days in My Veins: Bu baladı andıran parçada lirik ve genellikle soğuk bir piyanoya sabit bir ritim ve bas ile eşlik edilir. Bir süre sonra sanki performansa tansiyon eklemek isteyen ek bir kontrbas duyarız. Ama ilk yokuşu aştıktan hemen sonra asıl gerilimin, piyanonun müthiş bir melodi ile tetiği çektiği ve Magnus Öström tarafından parçanın sonuna kadar devam ettirilen tansiyona ait olduğunu anlarız. Bu parça ile Tuesday Wonderland albümündeki 800 Streets by Feet parçası arasında duygusal bir bağ olduğuna inanıyorum. Bu arada siz bu satırları okurken, trio bu performansı ile beni çoktan öldürmüş ve bu müthiş icra kalbimi olduğu yerden söküp, müziğe vermiştir. 
  3. The Well Wisher: İkinci parçadan üçüncü parçaya geçiş oldukça pürüzsüzdür. Davul ve basın hareketli gibi görünen ritmi üzerinde Esbjörn'ün sakin ve dokunaklı bekleyişleri ve piyanosundaki mat ton parçanın etkileyici unsurlarındandır. Özellikle, Esbjörn'ün tansiyonu kendi haline bıraktığı esnalardan birinde piyano tellerine dokunuşları eşsiz güzelliktedir. İlk üç parça bence dinleyiciyi buz gibi bir doğaçlama gövdeye hazırlayan alıştırma evresi gibidir.
  4. The Unstable Table & The Infamous Fable: Bu parça albümde işlerin daha da "çirkinleşeceğine" dair haberler veren ilk kırılma parçası gibidir. Genellikle "snare"de ve tomlarda gezen davulu dinlerseniz, bu hissettiklerimi siz de hissedebilirsiniz. İlk dakikanın ardından tansiyonun yükseleceğinin sinyalini veren kontrbastaki muhteşem distorsiyonu duyarız. Magnus Öström'ün tüm tansiyonu kontrol altına alan olağanüstü performansına dikkat edin. Esbjörn belli bir aşamadan sonra doğaçlamayı arkadaşlarına bırakıp piyanosunda standart bir ritim tutar. Bu parçada Magnus Öström'ün kickleri bir muhteşemdir. Gerilimin aniden düşmesi ve muhteşem bir piyano solosunun ardından yeniden yükselmesi parçayı albümün ve grubun en önemli performanslarından biri yapar.
  5. Viaticum: Parça albümle aynı adı taşır: ölmekte olan bir insana sunulan yemek. Esbjörn'ün başlangıçtaki çok karanlık ve yavaş metronomlu piyano girişi (largo bile olabilir) insanı adeta depresyona sokar. Ana tema burada çalınan melodidir. Sonrasında Dan Berglund müthiş bir bas tonu ile melodiyi tekrarlar bir vaziyette sahneye gelir. İlk dakikanın ardından Magnus Öström'ün ve bazı elektroniklerin devreye girmesiyle (büyük ihtimalle kontrbas ve Dan Berglund'dan gelir.) parça neredeyse bir uzay filmi soundtrack'ini andırır. Bu bölümler genel sound açısından E.S.T.'nin en önemli albümlerinden From Gagarin's Point of View'ın aynı adlı parçasına benzer diyebiliriz. Esbjörn ana tema üzerinde doğaçlama yaparken, Magnus ritmi oldukça uzun süre devam ettirir. Bu sanırım dinlediğim elektroniğin içine en iyi yedirildiği caz trio parçasıdır. Son da başlangıç gibi bir piyano solosudur. Bu parçayı çok severim ve eminim siz de benim gibi defalarca dinleyeceksiniz bu müthiş besteyi.
  6. In the Tail of Her Eye: Magnus Öström bu çok duygusal parçada fırça kullanır. Dan Berglund ise çok arkalarda ve derindedir. Bu parçada da ek bir yayla çalınmış ve elektronikle desteklenmiş kontrbas duyarız. İpek gibi yumuşak bir bestedir. Enstrümanların aşama aşama durduğu ve elektronik destekli basın ana temayı çaldığı ortaya yakın bölümü çok severim. Sonrasında Magnus Öström kickler ve snare davullarla doldurduğu neredeyse atonal bir solo sunar bizlere. Bu bölüm elektronik olarak desteklenmiş gibi görünse de nerdeyse akustik tonlar ve aslında çoğunlukla Magnus Öström'ün çalarken online olarak kullandığı mikrofonlamalarla yapılmıştır. Solo adım adım biterken Esbjörn sakince dokunmaya başlar piyanosuna. Dan Berglund'un bası ardından üçlü kararı vermiştir ve bu kısım aslında diğer parça için girizgahtır. 
  7. Letter from Leviathan: Yukarıda da anlattığım gibi bir önceki parçanın devamıdır dinlediğimiz. Üçlü doğaçlamanın hemen ardından gelen melodiyi çalmaya devam eder. Magnus Öström genellikle kickleri kullanarak neredeyse bir Orta Asya ritmi verir parçaya. Piyano ve bas ana temayı bazen birbirleri ile konuşarak bir arada çalarlar. Elektronik katkı parçayı oldukça özgün kılar ve doğaçlama bölümleri muhteşemdir.
  8. A Picture of Doris Travelling with Boris: Elektronik olarak desteklenmiş bir piyano kendi içinde dönüyormuş gibi hissettiren bir melodiyi çalar. İnişleri ve çıkışları ile müthiş bir performansla daha karşı karşıyayızdır. Esbjörn çok fazla nefes almamıza izin vermeden, hüzünlü ancak heyecanlı bir hikaye anlatır gibi çalar. Geçiş kısımlarında Dan Berglund'un katkıları ve Magnus Öström'ün bitmek bilmez enerjisi bir kez daha grubun neden bu kadar eşsiz olduğunu gözler önüne serer. Sadece dinleyin; pek de fazla yoruma gerek yok.
  9. What Though The Way May Be Long: Yol çok uzundur ve kulakla 20 dakikadır. Bir önceki parçanın yumuşak ve karanlık sonunu takip eder gibidir parça. Piyano ilk başta aslında kendisine eşlik eder. Bir el melodiyi çalar, diğeri ise ritmi devam ettirir. Ses sanki bilinçli olarak distort edilmiştir. Sonrasında kontrbas ve davul 20-30 saniyelik periyotlarda cesurca sahneye gelir ve gider. Üçüncü dakikadan sonra kontrbasa solo verilir. Çok lirik bir performans dinleriz Dan'dan. Piyano aslında sahneyi hiç bir zaman terketmez. Asimetrik olarak basın hareketlerinin peşindedir. Ana parça altıncı dakikada biter ve 10.30 civarlarında gizli parça depresif perküsyon, bas sesler ve Magnus'un pipet-vari bir şeyi snare'e doğru üflemesi ile oluşturduğunu düşündüğüm seslerle başlar. Piyano'dan daha sonra Leucocyte albümünden duyduklarımıza benzer icralar gelir. Bas sol kanaldan girer ve kimi zaman yer değiştirerek, kimi zaman da ortadan hem çok ince hem de çok kalın tonlardan çalar. 

  10. Albümden bu örnekleri dinleyebilirsiniz:


    Esbörn Svensson Trio ve albümleri hakkında daha fazla bilgi edinmek için diğer yazılarıma bakabilirsiniz. Albüm incelemelerinin bir kısmı şimdilik sadece İngilizce, yakın zamanda onların da Türkçelerini yayınlayacağım:

    Esbjörn Svensson Trio, Tüm Zamanların En İyi Üçlüsü:
    http://fatih-erkan.blogspot.com.tr/2012/07/esbjorn-svensson-trio-tum-zamanlarn-en.html

    Winter In Venice albüm incelemesi:
    http://fatih-erkan.blogspot.com.tr/2014/01/esbjorn-svensson-trio-winter-in-venice.html

    Strange Place for Snow albüm incelemesi:
    http://fatih-erkan.blogspot.com.tr/2014/01/esbjorn-svensson-trio-strange-place-for.html

    Diğer İngilizce yazılar ise şöyle:

    Esbjörn Svensson Trio, The Best Trio of All Times:
    http://fatih-erkan.blogspot.com.tr/2012/06/esbjorn-svensson-trio-best-trio-of-all_13.html

     
    The review for When Everyone Has Gone:
     
    The review for Winter in Venice:
     
    The review for From Gagarin's Point of View:
     
    The review for Good Morning Susie Soho:
     
    The review for Strange Place For Snow:
     
    The review for Seven Days of Falling:
     
    The review for Viaticum:
     
    The review for Tuesday Wonderland:
     
    The review for Leucocyte:
     
    The review for 301:
     


No comments:

Post a Comment