Sunday 13 May 2012

Ida Sand "True Love" 2009 (Türkçe)


Ida Sand’ın ikinci albümü 2009 yılında ACT’den çıktı. Ida Sand bu arada evlenip bir kız çocuğu dünyaya getirdiğinden olsa gerek albümünü aşka, sevgiye ve ailesine ithaf etti. Bu albümü bildiğim türler içerisinde sınıflandırmak çok zor, aşk kadar özgür bir albüm. Ola Gustafsson’un gitarı ve ilk albüme göre daha yumuşak, daha sakin bir vokal karşılıyor bizi. Bu albümü çok beğendim, çünkü bir kez daha sevginin her şeyi güzel ve huzurlu hale getirdiğini gördüm. Bu albümü dinlerken sevdiğiniz insanın gözlerinin içine bakın siz de anlayacaksınız ki huzur ve sevgi dolu bir evden daha önemli bir şey yok. Gerçek bir pazar sabahı albümü. Bu sebeplerle incelemem biraz duygusal olacak. Albümdeki müzisyenler, gitarda Ola Gustafsson, elektrogitar ve basta Peter Forss, davul ve perküsyonda Per Lindvall, trompet ve flugelhornda Peter Asplund, flüt ve bas klarnette Magnus Lindgren, back vokallerde Ingela Olson ve Andre De Lang.  Kayıt ve miksaj Janne Hansson tarafından Stockholm’deki Atlantis Stüdyoları’nda yapılmış. Mastering ise Klaus Schuermann tarafından Münih’te bulunan 4ohm’da gerçekleştirilmiş.

Şarkı listesi şöyle:
  1. Ventura Highway (Dewey Bunnell)
  2. Notice Me (Ida Sand)
  3. The Weight (Robbie Robertson)
  4. My Biggest Fear (Ida Sand)
  5. As Long As You Love Me (Ida Sand)
  6. Devil’s Game (Ida Sand)
  7. Heart of Gold (Neil Young)
  8. Manic Depression (Jimi Hendrix)
  9. Loverman (Jimmy Davies/ Roger Ramirez/James Sherman)
  10. Who’s Gonna Help Brother Get Further (Elvis Costello/Allan Toussaint)
  11. Redemption Song (Bob Marley)
  12. True Love (Ida Sand)

  1. Ventura Highway: Giriş yaklaşık 45 saniye süren bir trompet solosunun ardından iki hoparlöre biraz faz ve ton farkı ile verilmiş aynı gitarın çalmasıyla başlıyor. Sanki uzun bir yolda yalnız başınıza araba kullanırken birden orman içerisinde bir yola giriyorsunuz gibi bir hissiyat veriyor bu kısım. Trompet yalnız sizsiniz, gitar tonları ağaçlar ve şarkı da hayat. Trompet gitarı görünce değişiyor ve sonucunda şarkı değişiyor. Siz ağaçları gördüğünüzde değişiyorsunuz ve hayatınız güzelleşiyor. İlk dakikanın ardından Ida’nın içten ve yumuşak vokali bazen uzaklaşan bazen de yaklaşan, üzerinizde süzülen bir kuş gibi. Ya davullar? Onlar zaman. Şarkının ilk yarısından sonra hayatın güzel olduğuna dair karar verilmiş durumda, bütün enstrümanlar yerli yerinde sahnede harika bir uyum içerisinde çalıyor ve Ida Sand yalnızca vokali ile değil aynı zamanda piyanosu ile birlikte şarkının tansiyonunu belirliyor.
  2. Notice Me:  Bu şarkı Ida Sand bestesi. İlk 10 saniye hard-rock parçası havası verir gibi olsa da yumuşacık gitar tonu ve uyumlu vokalin girişi ile birlikte smooth-jazz diyebileceğimiz türden bir şarkı haline geliyor parça. Bir fincan kahve alın hemen kendinize! Ida bu parçada piyano yerine Wurlitzer kullanmış.
  3. The Weight: Cesur bir gitar girişi Ida’nın fısıldar gibi bir vokali ile devam ediyor. Sonrasında, yüksek tansiyonlu kısımda Ida bize ne harika bir vokal olduğunu gösteriyor bir kez daha. Çok zor bir partisyon daha Ida tarafından korkusuzca gerçekleştiriliyor devamında.  Sanırım en etkileyici “Put a load on me” telaffuzunu dinliyorum. Her seviyede Ida tansiyonu bir kademe daha yükseltiyor. Kendinize acaba yine yapabilecek mi diyorsunuz ve yapabildiğini görüyorsunuz. Sıcacık gitar tonuna dikkat edin. Davul atakları bütün şarkı boyu süren tansiyon ile oldukça uyumlu.
  4. My Biggest Fear: Ida İstanbul konserinde en büyük korkusunun yılanlar olduğunu söylemişti. Ama bu şarkısında öğreniyoruz ki asıl en büyük korkusu aşkını kaybetmek. Ida’nın yumuşak piyano dokunuşlarının ve  bazen arkada bazen önde çalan Peter Forss’un harika kemanının eşlik ettiği yumuşak vokal ipekten bir yorgan gibi örtüyor üstünüzü.
  5. As Long As You Love Me: Büyük ihtimalle aşık olan bir kadının vokali ile icra edilmiş bir aşk şarkısı daha. Bu parça Ida Sand tarafından bestelenmiş.
  6. Devil’s Game: Ida’nın mükemmel bestesindeki gitar performansı dikkat çekici. Ida’nın girişteki vokali bana Tina Turner’ı anımsattı. Basın ve davulun sustuğu yerlerdeki vibratolara kulak verin. Bu parçada bir kez daha dakikadaki vuruş sayısı ile tansiyonun ayrı şeyler olduğunu anladım. Bu kadar yavaş bir ritimde bu yetenekli müzisyenler bunu bize çok iyi hissettiriyorlar. Son olarak, Ida’nın şarkının sonundaki nefes verişine dikkat. Geçmişte, bazı caz vokalleri sadece nefes verirken değil aynı zamanda nefes alırken de şarkı söyleyebiliyorlardı. Bu onlara içinde nefes alma sesi içermeyen akıcı ve devam eden bir vokal yaratma şansı veriyordu. Özellikle scat yaparken, solo performans verirken veya hızlı tempoda şarkı söylerken bu oldukça faydalı bir yetenek. Ida bunu yapabilen bir vokal. Bu son nefes bunun ispatı.
  7. Heart of Gold: Neil Young’un yumuşak ve narin erkek vokalinden dinlemeye alışık olduğumuz harika bir rock parçası. Abarttığımı düşünüyor olabilirsiniz ancak Ida Sand bu parçayı olabildiğince iyi söylemiş. Çok uzun zamandır Neil Young’dan bu parçayı dinlediği çok belli oluyor. Gitar tonu yumuşak ve pürüzsüz. Özellikle şarkının girişini bir kez de gitar için dinleyin. Davulun derin kaydedilmiş kick lerini duymak beni çok heyecanlandırdı. Harika. Parçanın bazı yerlerinde Ida Sand’e çok iyi back vokaller eşlik ediyor.
  8. Manic Depression: Bu şaheser krala ait, Jimi Hendrix’e. Onun hakkında çok bir şey söylemeye gerek yok, herkes bilir. Bilmiyorsanız “Çıkış” a basınız… Tamam tamam, şaka yapıyorum. Bence Ola Gustafsson’un Ida Sand üzerinde gerçek bir rock etkisi var veya Ida gerçekten de rock star olmayı seçmiş. Şarkı boyunca devam eden Magnus Lindgren’e ait bas klarnet tonuna dikkat. Bence, bütün enstrümanlar düşük oktavları seçtiğinden Ida Sand bu parçada yüksek oktavları tercih etmiş. Bütün şarkıyı bu şekilde götürmek çok zor olsa da Ida’nın sesinin gidecek çok yeri var.
  9. Loverman: Trompet ve Ida’nın vokali arasındaki diyalog ile başlıyor şarkı. Sonrasında piyano vokalle uyumlu olarak oldukça yumuşak bir tonda çalıyor. Baştan sona dinlendirici bu parça sizi, bir Hollywood filminde balo salonunun balkonundan güneşin batışını izliyormuşsunuz gibi hissettiriyor.
  10. Who’s Gonna Help Brother Get Further: Albümdeki son hızlı tempolu parça bu. Ida bence en iddialı vokal performansını bu parçaya saklamış. Lütfen Ida’nın düşük frekanslara inebilmek için nazal boşluğunu kullandığı harika tekniğine bir bakın. Yine davul ve bas iyi iş çıkarıyorlar. Arada duyduğumuz back vokaller Ida’nın sesine çok uymuş.
  11. Redemption Song: Hayatımın en önemli parçalarından biri daha. Sadece sözlerin yoğunluğu değil ayrıca efsanevi reggae müzisyeni Bob Marley böyle hissetmemde oldukça etkili. Haftada bir dinlerim. Bence bu şarkı klasik müzik olarak nitelenmeli, çünkü ilettiği mesajlar evrensel. Bazen cover lar hakkında çok da fazla inceleme yapmaya gerek yok. Bu parçayı bir kere de Ida Sand’den dinleyin.
  12. True Love: Ve albüm ile aynı adı taşıyan son parçaya geldi sıra. Bu parçada Magnus Lindgren’in mükemmel flütünü dinliyoruz. Sözler parçanın anlamını tamamlayıcı nitelikte ve anlaşılması önemli. Ida Sand temel olarak gerçek sevginin ne olduğundan bahsediyor. Kesinlikle neden bahsettiğini anlayabiliyorum çünkü, bunu mutlulukla söylüyorum, ben de gerçek sevgiyi bulanlardanım. Ailenin ve sevginin önemi üzerine olan ana temayı anlatan bir parça olduğundan son şarkı için çok iyi bir seçim. Ida bunu şarkının sonuna doğru sessizce yüzünüze bağırıyor.


Kayıt için bir şeyler söylemek gerekirse; vokalin bütün katmanları kolaylıkça hissediliyor. Enstrümanların sahnedeki yerleşimleri bir harika. Bas kayıtları organik ve akustik.

No comments:

Post a Comment